Yaşlı mı yaşlı. Kemik erimesinden mi, hayatı boyunca çok fazla çalışmış, çok yorulmuş, dünyanın yükünü taşımış olmasından mı bilinmez, sırtı iyice eğrilmiş. Zaten kısa olan boyu iyice kısalmış. Gözlerinde eski bir gözlük. Kırılan sapını bantla yapıştırmış. Belli ki yorgun. Yine de her gün yaz boyunca kaldığımız tatil kasabasının ana caddesini kesen sokaklardan birinde (hangi taraf gölgeyse) durur, el arabası içinde getirdiği semizotlarını satar. Yanında bazen bir kaç demet sarımsak olur. Bir kaç tane de yoğurt kabına diktiği fesleğen veya bahçesindeki çiçeklerden kırıp da toprağa batırdığı dal. Bazen yanından geçerken uyuyor olduğunu görürüm. Ses etmem. Beni görürse seslenir, “semizotu almayacan mı?” Kendine has bir bağlama şekli vardır yemenisini. Sırtında iyice eprimiş, rengi güneşten solmuş ferecesi. Kuzey Ege’nin köylerinde kadınlar “ferece” dedikleri siyah pardesüleri giyerler. Hem güneşten korur onları, hem de sırtlarında bir şeyler taşımaları gerektiğinde doldurup çuval gibi taşıyıverirler iki tarafından tutup. Her seferinde “bahçede de var,” der almam. Semizotu dediğin ne arsız şeydir. Her bahçede, her tarlada biter. İstenmez, yolunur, atılır ya o ısrarla yine gelir bahçenize. Bazen kendi halindeki yaşlı kadınları onlara benzetirim. Yaşama tutunmanın bir yolunu ararlar. Bir kaç demet semizotu, bahçeden yolunmuş biraz çiçek, bir kök fesleğenle o günkü tayınlarını çıkarmaya çalışırlar, ki yaşamayı sürdürebilsinler.
SEMİZOTU (Portulaca oleracea L.), Pürpürüm (Divriği), Pipirim (Adıyaman), Temizlik (Osmaniye), Temizlikotu (Ankara), Soğukluk (Adana, Antakya), Zolaita (Rize), Canotu (Kıbrıs), Bostan güzeli (Ladik-Konya), Cibille, Elmelik, Perper, Tökmekan, Pirpir, Perper (Arapkir-Malatya), Perpertiken, Töömeken (Alanya)
Kaynak: Mutfaktaki Yaban, YKY, 2011 (Yeni, ufak format basım!)
3 yorum:
Benim de öyle bir yaşlı amcam var, zayıf, avurtları çökmüş, hafif kamburlaşmış, 100 yaşının üstünde gibi duruyor ama usanmadan elinde emektar, kendi gibi yaşlı eşşeğinin ipini tutup selesine yüklediği, herbirini dalından tek tek topladığı incirleri torbalara yerleştirip, onları sabahın erken saatlerinden itibaren bitene kadar satmaya çalışan, her sene acaba bu senede görebilecekmiyim şüphesiyle gözlerimin aradığı ve her seferinde beni şaşırtarak yine dalından yeni kopardığı incir poşetini bana uzattığında duyduğum hisleri anlatamadığım güney egeli amcam. Çok keyifliydi okumak. Teşekkürler paylaşım için Sevgili Tijen
Semizotunu ne çok severim..zeytinyağlı yemeği, süzme yoğurtla yapılan salatası ve daha pek çok alternatif salatalarıyla yazın yenilebilecek harika bir sebze!..hafif mi hafif!..doğa aslında onu iyi okuyabilen biz beşeriler için nasıl da bereketli!ve bazı sebzeler nasıl da zahmetsiz! iyi ki toprakta kolay yetişebilen bir sebze olmuş...ve o ihtiyar insanların rızkı olmuş...güzel bir paylaşımdı!teşekkürler...
Ne mutlu bana ki ellerimle toplayabiliyorum tazecik, körpecik semizotunu bahçemden... Ne mutlu bana ki, ekmeden dikmeden doğa bana hediye ediyor bu lezzetli otu, diğer pek çok lezzetle birlikte kendiliğinden... Bu sene ilk semizotunu bu hafta sonu koparıverdim, biraz sarımsak ve yoğurtla, küçük bir tabak da olsa şenlendirdik soframızı... Güzel paylaşımınız için teşekkürler...
Yorum Gönder