2 Aralık 2010 Perşembe

Geniş ve dar yapraklı sinirli otlar (Plantago major - Plantago lanceolata)

 
Genis Yaprakli Sinirli Ot (Plantago Major)
 

Dar yaprakli sinirli ot (Plantago lanceolata)
Fotograf: AttributionNoncommercialShare Alike Some rights reserved by taravo
 
Latince: Plantago major - Plantago lanceolata
Türkce: Genis yaprakli (Büyük) sinirli ot, besdamarotu, baga yapragi - Dar yaprakli sinirli ot
Ingilizce: Greater Plantain, Common Plantain - Narrowleaf plantain, Ribwort plantain
Almanca:  Breitwegerich - Spitzwegerich
Fransizca:  Grand plantain - Plantain lancéolé


Familya: Plantaginaceae (Sinirotugiller ya da Sinirliotgiller)


Bilir misiniz bir bitkiyle ne zaman tanisilir? Onu ilk gördügünüzde degil, ilk farkettiginizde!
Öyle olmasaydi yol kenarlarinin sakinlerinden bu iki bitkiyle tanismam bu kadar uzun sürmezdi. Cünkü her yerde, her yerde, her yerdeler! Oysa onlari  ilk farkedisim bundan sadece bir bucuk yil önceydi. Ben artik her esen rüzgarla savrulmaktan bikmistim. Bir yere tutunmak, hem de olanca gücümle, sıkı sıkı tutunmak  istiyordum. Yol kenarinda büyük yaprakli olanini gördüm bir gün. Bir rozet olusturan büyük yapraklari topraktan cevresindeki cimleri bastirircasina cikmis ama yükselmeyip "hicbir yere gitmiyorum, hep buradayim" dercesine de topraga simsiki yapismisti. Rozetten yapraksiz yükselen ince sapli cicekleriyle gayet ilginc görünüyordu. Adinin "sinirli ot" ya da "sinirotu" oldugunu sonradan ögrendim. Dar yaprakli bir kardesi oldugunu da...

Plantago major (major = büyük) ve Plantago lanceolata (lanceolata = mizraksi) aslinda ayni adi tasiyan genis mi genis bir ailenin (Plantaginaceae) üyeleri.  Plantago cinsinin altinda kendilerine benzeyen 200 kadar tür daha var. Gözlerimi actim, onlarla da tanismak icin sabirsizlaniyorum. Ingilizce'de Plantain denen bir baska bitkiyle (bir muz türü) ayni adi tasiyorlar ama onun konumuzla bir ilgisi yok. Cins adi olan Plantago Latince "ayak tabani" anlamina geliyormus.

Bu iki Plantago kardesin anavatani Avrupa olmasina ragmen, bugün bütün dünyaya yayilmis ve gittikleri yerlerin dogal bitki örtüsüne dahil olmuslar. Kimi cografyalarda hatta istilaci bir yabani ot olarak görülüyorlar. Bunu da bazi biyolojik özelliklerine borclular. Her seyden önce insan ve hayvanlarin basarak ezmelerine karsi son derece dayaniklilar. Nedeni, sinirli mi sinirli olmalari. Ama buna daha sonra gelecegiz. Cogunlukla yol kenarlarinda, cayirlarda, kirlarda, irmak kiyilarinda yetisiyorlar. Hatta büyük yaprakli Plantago yol kenari ne demek, bizzat yollarin üzerinde bile yetisebiliyor. Ek olarak, tohumlari nemlendiginde yapiskan bir hal alip, üzerlerinden gecen insan ve hayvanlarin ayaklarina, araclarin tekerleklerine kolaylikla yapisiyor, cok uzun mesafeler katedebiliyor. Avrupa ve Asya'dan yola cikarak bütün dünyaya kolaylikla yayilmalari da bu sekilde olmus. Amerika'ya ulastiklarinda, müthis bir doga gözlem ve betimleme yetenegine sahip olan Kizilderililer bu bitkiyi "beyaz adamin ayak izleri" olarak adlandirmislar. Cünkü beyaz adami her yerde takip ediyor, basip gittigi yerlerde yetismeye basliyormus kisa zamanda. Cesitli kaynaklar Plantago kardeslerin özellikle cok kullanilan patikalari, yollari yayilim alani olarak tercih ettigini, varliklarinin  insan ve hayvan hareketinin bir isareti oldugunu belirtiyorlar. Bitkinin Almanca adinin (Wegerich) da buradan geldigi söyleniyor: Eski yüksek Almanca'da wega "yol" ve ri(c)h "kral/hakim" demek. Buyrun, yollarin kraliyla tanistirayim sizi.

Sinirli otlar Haziran ve Ekim arasi cicek acarlar. 60 cm. kadar derine inebilen köklerinden bir rozet seklinde cikan yapraklari, dikkat cekici 3-7 (genellikle 5) paralel damar tasir. Yapraklarindaki damarlar pek cok iki cenekli (yani tohumunun icinde iki yavru yaprak taslagi tasiyan) bitkinin aksine enine degil, boyuna uzanir. Bu damarlar (sinirler) öylesine güclüdür ki, bir yapragi boyuna iki ucundan tutup cektiginizde yapragin kendisi kopsa bile sinirler parcalanmaz ve yaprak onlar sayesinde ikiye ayrilmadan kalir. Bitkinin Türkce adinin nereden geldigini aciklamaya gerek yok sanirim. Yoksa hic de asabi degildir sevgili Plantago'muz :) Bu özelligi tam olarak yansitan bir fotograf icin suraya gözatmanizi öneririm.

Yaprak rozetinin ortasindan dik ve yapraksiz yükselen bir sap üzerinde basak seklinde cicekleri acar. Büyük yaprakli Plantago'da cicek basagi uzun ve dar, dar yaprakli Plantago'da ise kisa ve hacimlidir.

Sagda büyük yaprakli , solda ise dar yaprakli Plantago'nun cicekleri görülüyor.


 AttributionNoncommercialShare Alike Some rights reserved  by dandelion-and-burdock
  


 AttributionNoncommercialShare Alike Some rights reserved  by Phil Sellens
 
Cicekler genellikle dikkat cekmezler, mevsimine göre yesil/kahverengi renklidirler. Cünkü sinirli otlar hermafrodittir; kendi kendini tozlar. Tozlanma icin kelebekler ya da baska canlilardan cok rüzgardan yararlanir. Dogada hicbir seyin sebepsiz olmadigina güzel bir örnek  kanimca.

Bu iki kardes dünyanin bir cok yerinde, sifali özellikleriyle halk arasinda cok bilinen ve kullanilan bitkilerdir.  Dar yaprakli sinirotunun, genis yapraklidan daha sifali oldugunu söyler bazi kaynaklar. Ama her ikisi de kullanilir.

Dar yaprakli sinirotu icerdigi maddeler sebebiyle solunum yollari ve akciger rahatsizliklarinda kullanilir.  Mukozanin tahrisinden kaynaklanan öksürükleri önledigi icin kuru öksürüge karsi hazirlanan tibbi caylarda meyankökü ve hatmi ile beraber yer alir. Endüstriyel olarak üretilen bazi öksürük suruplarinda da vardir. Bu yil ardarda gelen sogukalginliklari yüzünden bu tür caylarin tiryakisi haline geldigimden, etkisini birinci elden de onaylayabilirim. Icerigindeki tanenler dokulari büzücü özellikleriyle yaralarda kanamanin durmasini ve hizli bir iyilesmeyi destekler.  Enfeksiyon önleyicidir.  Taze bitkilerdeki Aucubin'in antibakteriyel etkisi oldugu söylenir. Ayrica dar yaprakli sinirotu biraz C vitamini ve yara iyilestirici etkileri bilinen cinko da icerir. "Cayirlarin yara bandi" diye adlandirilmasi bosuna degildir. Pek cok kaynakta dogada meydana gelen kücük yaralanmalarda, kesiklerde, böcek sokmalarinda ve isirganotu temaslarinda ilk müdahalede kullanildigi aktarilmaktadir (bkz.). Böcek ve ari sokmalarina karsi, kücük yaralarda ve hatta doga yürüyüslerinin hirpaladigi ayaklarda nasil aninda ve etkileyici cözümler getirdigine dair ilk elden gözlemleri su yazinin yorumlarinda bulabilirsiniz (Link icin tesekkürler Meyvelitepe!). Temiz yapraklarin elde biraz ovalanarak dogrudan deri üzerine uygulanmasiyla kasinti ve sisliklerin hizla düzeldigi kullananlar tarafindan nakledilmektedir. Fakat bu konuda bir uyarida bulunmadan da gecemeyecegim. Günümüzün dogasi, bitkilerin bu özelliklerinin yaygin olarak kullanildigi ve nakillerle bize ulastigi dönemlerin dogasiyla bir degil. Özellikle büyük sehirlerde ya da  yogun ulasimin oldugu yollara yakin cayirlarda buldugumuz bitkiler, yikasak bile temizlenemeyecek türden endüstriyel kirlere maruz kaliyor. Onlari ve cevremizde oluslarini mutlulukla karsilamak ama bu türden tedavilerde kullanmak konusunda cekimser kalmak en dogru yaklasim. Durun yeri gelmisken sözü uzmanina birakayim. Asagidaki alinti bu bloga da katkida bulunan sevgili Tijen Inaltong'un Bir Ot Masali adli kitabinda "Otlari nereden ve nasil toplayalim?" basligindan:

"Yol kenarlarinda yetisen bitkilerden uzak durun. Özellikle otoyol kenarlari egzoz dumaninin en yogun oldugu yerlerdir ve bu bölgelerde yetisen bitkilerin toplanmamasi, kullanilmamasi gerekir. 
Biliyorsunuz günümüzde tarim ilaclari yurdumuzun her tarafinda yogun olarak kullaniliyor. Yabani bitkilerin bir cogu tarim arazileri yakinindan toplanir. Bu nedenle ilaclama yapilmayan dönemlerde bitki toplamakta fayda vardir. Ya da mümkün oldugunca tarim alanlarina uzak yerlerden, daglardan veya havasi, suyu temiz olan yerlerden toplanmis bitkileri kullanmaya dikkat etmeli. "

Sinirli ot kardeslerin mutfakta kullanimi da yaygindir. Salata ve corbalarda kullanilabilir. Her iki dünya savasinin yokluk dönemlerinde Avrupa'da salata muadili olarak kullanilmistir.Yapraklari tüm yil boyunca toplanabilse de , özellikle salatalar icin baharda, ciceklenmeden önceki taze yapraklar önerilir. Hafifce acimsi bir tadi olan dar yaprakli sinirli otun corba olarak pisirildiginde hafif bir mantar aromasi tasidigini nakledeyim su kaynaga dayanarak

Her iki bitkinin sifali özellikleri , yenilebilirligi ve mutfaktaki kullanimi üzerine bilimsel referans icin Plants for a Future sitesindeki ilgili girislere (P. major ve P. lanceolata)  ve orada verilen linklere gözatmanizi öneririm.

Madem ki bu kadar yaygin, cok rastlanan bir bitki, bir oyuna var misiniz?
Oyunun adi  "Ben gördüm!" . Bakin, Dogayi Kesfederken ekibinden kimler Plantago'yu nerede gözleyip, fotograflamislar :
Ben Almanya'nin Bavyera eyaletinde görüyorum sürekli. Jale Hanim ise İzmit Körfezi'nin güney kıyılarında yaygin oldugunu söylüyor.

Tijen Türkiye'de de her yerde gördügü bu bitkiyi Finlandiya, Turku'da fotograflamis:


Beste ise Normandiya'da:



Bu iki fotografi Istanbul'da, Zeytinburnu Tibbi Bitkiler Bahcesi'nde Dilek cekmis:




Peki siz bu iki bitkiden herhangi birini (veya diger kardeslerini) nerede gördügünüzü yazar misiniz bize? Fotografla da katilabilirsiniz oyuna. Gördügünüz yeri (ülke, bölge, sehir vb.) ve zamani belirtmeniz yeterli. Ola ki bu yaziyi okuduktan sonra görüp tanirsaniz lütfen belirtin; bu ayrica mutluluk verir bize :)

12 yorum:

beste dedi ki...

Leonardo kirda oynarken sortlu bacaklarini isirgan daladi, komsu teyze hemen genis yaprakli sinir otlarindan kopardi bacaklarini sivazladi gecti acisi.Bir sehirli olarak hayret ettim tabi bir Fransizin bunu apmasina acinin gecmesine. Gun geldi oglusu pireler isirdi bende ona james wong'un recetesine gore balmumu, sinir otu, badem yagi vs kullanarak merhem yaptim buzdolabinda duruyor. Bu bitki aslinda sehirde her heryerde var cunku kirlilige, araba tekerleklerinin altinda ezilmelere dayaniyor.Ben tanistigima cok memnun oldum. Bakar kor gibi farkina bile varmadan yanindan gectigim bu bitkiyi mercek altina aldigin icin tesekkurler.

hindiba dedi ki...

Beste, keske ben de iki yil önce oglumu sivrisinekler isirdiginda tanisaydim sinirotunu. Bir denemek isterdim. Senin merhemin tam tarifini bekliyorum.

Berceste dedi ki...

Evren, ufkumu aciyorsun :) Neler varmis bu burun buktugumuz otta neler! Buradan da cikiyor ki, asla hicbirseyi kucumsememeliyiz, burun bukmemeli, onyargili yaklasmamaliyiz. Yaziyi okurken icimden bu kadar sifali madem, daha bugun sokakta gorduklerimden toplasam, ama ya kirlenmislerse ortamda diye dusunurken de ardindan gelen Tijen'in satirlari hakli cikartti beni, onu bile unutmadan not etmissin ya, tesekkurler. Oyunu da cok sevdim ben :) Son gordugum belki de ozellikle yetistirilmisti ZTBB'de. Ama daha bugun sokakta Istanbul, Turkiye'de diyerek oyuna da katilayim hemen ;-) Ben fotograf makinesine yapisinca, ne oluyor yahu, bu otun nesinin fotografini cekiyorsun diyen arkadasima da hemen yazini yollayayim :)

hindiba dedi ki...

Sevindim buna. Fotograf nerede peki? Istanbul sokaklarindan bir sinirotunu özellikle merak ediyorum :)

Tijen dedi ki...

Evren'ciğim,
Ben dün yürüyüş yaparken çamların altında gördüm yine kendilerini. Oysa çam altını seven pek bitki yoktur, kuzum o yine de bitmiş oracıkta!

hindiba dedi ki...

Ne güzel! Bir daha sefere ben de selam söyle onlara lütfen Tijen :)

fer dedi ki...

A very interesting plant. I like the shape if the little flowers

hindiba dedi ki...

Yes, very interesting indeed Fer. It's one of my favorites among wild plants :)

hindiba dedi ki...

Duyduk duymadik demeyin! Yeni bir sinir otu türü kesfettim! :)

http://basitbiryasam.blogspot.com/2011/07/ortanca-sinirotu-plantago-media.html

Adsız dedi ki...

Bu ot ile çok küçükken tanıştım,komsumuz bir hanımın doğum sonrası göğsünde çıban çıkmıştı,dr verdiği antibiotiklerle bir türlü temizlenmiyordu (Bebek emzirdiği için etkili ilaç verememiş olabilirler)annemler bu ottan lapa yapıp göğsüne koydular,bütün iltihap sökülmüş yara tertemiz olmuştu,dr kadına sen ne kullandın bu yarayı böyle temizledin dediğinde komşumuz çekinmiş (Bu olay 20-25 sene önceydi,o zamanlar bitki ilacı dedinmi dr çıldırıyordu )çekinme söyle demiş,komşumuz bana bitki lapası yaptılar demiş.Dr o bitkiyi getir bakalım,ilaçlarıda bitkilerden yapıyorlar demiş. bu olayı yaşayınca dikkatimi çekmişti ist dağ taş hep bu otla dolu,belkide benim tanışıklığım yıllaaaar öncesine dayandığı için heryerde görüyor ve sevgiyle gülümsüyorum.sessiz sedasız ,mutevazı heryerde bulunan şifa deposu bitki ,adı gibi hiiiiç sinirlide değil üstelik ;=))


inci

Unknown dedi ki...

bu bitkiyinin ilacini kulaniyorum kabizliga karsi

Adsız dedi ki...

Güngörmüşler ve ayıklar özlü sözler söylüyorlar. Günleri erken gören sizler, aymaya hazır olanları adeta gıdıklıyorsunuz. Tebrikler. Bu sayfalarda ve konularda Maslow piramidi basamaklarının tepeye yakın olanlarında emek bilgi ve basiret harcayan sizlere gıpta ediyorum. Bu otlara bakıp "Allah ne güzel yaratmış" diyenlerle, bu otları inceleyip Allahı anlamaya çalışanları düşündükçe geri kalmışlığımızın nedenlerini daha çok anlıyorum. 'Bu bitkiyi bilmem kaç asır önce filan ulustan filanca incelemiş; şu bitkiyi falanca incelemiş' serisi açıklamalar ulusumun makus talihini resmediyor. Sizleri tekrar kutlarım.